Hz isa Aleyhi`s Selamı kimse öldürmedi ki onun bir kefeni olsun
ispatı kuranı-kerim`in nisa suresi 157 ve 158. ayetleridir.
157. ve: "Biz Allah`ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih`i öldürdük." Demeleri yüzünden. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı. Onda anlaşmazlığa düşenler bundan dolayı şüphe içindedirler, o hususta tahmin peşinde gitmekten başka hiç bir bilgileri yoktur. Kesin olarak O`nu öldürmediler.
158. Doğrusu Allah, O`nu kendine doğru yükseltti. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.
ayrıca faydalı olabilecek birkaç bilgi daha:
İSA A.S
“DECCAL”I YERYÜZÜNDEN KALDIRACAK
DALGA BEDENİNİ(“RUH”UNU) TEKRAR YOĞUNLAŞTIRMAK SURETİYLE ARAMIZA DÖNECEKTİR (33 yaşın sureti ve şekliyle)
Ve DECCAL`ı yeryüzünden kaldıracak olan şahıs da Hazreti İSA aleyhi’s-selamdır.
İSA aleyhisselamın gelip gelmeyeceği ya da ne şekilde geleceği konusunda bir hayli fazla spekülasyonlar yapılmaktadır.
Biz, Cenab-ı Hakk’ın verdiği ilim ve eriştirdiği müşahede nisbetinde düşüncemizi arzedelim, belki meraklılarına faydalı olur.
Nakledilir ki, Hazreti İSA yeryüzünden ayrılmadan önce ``İki bin sene sonra tekrar aranıza döneceğim" demiştir.
Rasulullah salla’llahu aleyhivesellem ise Kur’an-ı Kerim’den sonra gelen en itibarlı hadis kitaplarında kesinlikle vurgulandığı bir biçimde İSA peygamberin yeryüzüne ineceğini ve DECCALı yok edeceğini açıklamıştır.
İSA aleyhisselam bizim müşahedemize göre şu anda ruhani bedeniyle serbest bir biçimde diğer Nebiler-Rasuller ve üst dereceli fetih ehli evliyaulah ile birlikte berzahta yaşamına devam etmektedir.
KEŞİF, fizik bedene bağımlılık devam ederken manevi aleme vukuf ve onlarla irtibat halidir.
FETİH ise, fizik - biyolojik beden yaşamına devam ederken, “ruh” dediğimiz dalga bedenin -ışınsal bedenin- bağımsızlığını kazanma halidir ki, bu durum tasavvufta, "ÖLMEDEN ÖLMEK" diye tanımlanır.
İşte bu fetih gelmiş, yani ölmeden ölmüş, ruhuyla - mikrodalga alemde yaşama yeteneğini elde etmiş kişiler; diledikleri takdirde bu bedeni yoğunlaştırmak suretiyle aramızda biyolojik bedenle görünebilirler ve çeşitli işler başarabilirler.
Nitekim bunun bir örneği de HIZIR aleyhi’s-selam’dır. Dilediği anda biyolojik bedene geçip görünür, dilediği anda da dalga boyutta yaşamına devam eder.
Bu esastan olmak üzere Gerek Abdülkadir Geylani hazretlerinin ve gerekse daha başka fetih ehli zevatın aynı anda birkaç yerde görülüp yemek yemeleri, hep bu türden olaylardır.
Hazreti İSA’da, şu anda yaşamakta olduğu RUH ya da dalga bedenini tekrar yoğunlaştırmak suretiyle yeni baştan aramıza dönecektir ki, bu dönüş yaşı da, ayrıldığı andaki 33 yaşın sureti ve şekliyle gerçekleşecektir. Muhakkak gerçeği en mükemmel şekilde bilen Allah’tır.
DECCAL hakkında da biraz bilgi verelim
En büyük yalancı
Sonlu sınırlı bir Tanrı
Açık açık “ALLAH” olduğunu ilan ederek gelecek olan varlık
Sağ gözü kör yani Hakk’ı-gerçeği görmekten perdeli, sahip olacağı olağanüstü güçlerle insanları kendine tapındıracak YÜCE RAB olduğunu iddia edecek varlık
Bütün yaratılmışları var eden bir TANRI olduğunu iddia eden varlık
Kudret sıfatı da en geniş şekliyle açığa çıktığı mahal
Her gerçeği saptırma, olduğunun aksine gösterme ve kabul ettirme işlevi(‘’ak’’ı kara, ‘’doğru’’yu yanlış, ‘’cennet’’i cehennem gösterme)
Kişinin, kendisini “Allah”tan ve “hilafetten” alakoyan dünyası
İsa aleyhisselamın yeryüzünden kaldıracağı varlık
Kısacası ``Deccaliyet`` her gerçeği saptırma olduğunun aksine gösterme ve kabul ettirme işlevidir.
DECCAL FİTNESİ
Sağ gözü kör yani hakkı, gerçeği görmekten perdeli, sahip olacağı olağanüstü güçlerle insanları kendine tapındıracak YÜCE RAB olduğunu iddia edecek varlık
Allah`ın sünneti olduğu üzere, önce insanları ALLAH`a inanmaya, O`nun SONSUZ-SINIRSIZ TEK olduğuna; tapınılacak bir TANRI olmadığına, her türlü, şekil, renk, ışık ve bu tür kavramlardan münezzeh yüce bilgi ve güç sahibi evrenüstü, enerji üstü bir kavram olduğuna işaret edip uyaracak olan "MEHDİ" lakablı kişi çıkacak.
Arkasından da bu anlayışın imtihanına tabi tutulmak üzere insanlar, DECCAL ortaya çıkacak; ve insanların asırlardır tapındıkları gökyüzündeki TANRISI olduğunu bildirecek ve onları kendine tapınmaya, kendi TANRI`lığını kabul etmeye davet edecek.
"MEHDİ"nin açıkladığı ALLAH kavramını idrak etmiş olanlar, bu gerçeği farkettikleri için, ne kadar olağanüstü olaylar ortaya koyarsa koysun, DECCAL lakablı TANRI"lık iddiasındaki varlığa inanmayacaklar ve Hazreti Muhammed`in Kur`an-ı Kerim ile bildirmiş olduğu esaslara bağlı kalarak ölümötesi yaşama geçeceklerdir.
Kur`an-ı Kerim`de "İHLAS" suresinde açıklanan "ALLAH" kavramının manasını anlamamış; kafasında yarattığı bir TANRI`ya "ALLAH" ismini etiketliyerek yönelen insanlar ise, tasavvurlarındaki gökte bir yerde yaşayan TANRI`larını karşılarında bulunca, hemen O`na koşacaklar ve sonuçta, kendilerine yapılan uyarıya kulak vermemenin cezasını büyük bir hüsran ile alacaklardır.
DECCAL NEREDE ÇIKAR?
Deccal, bireyin bilincinde açığa çıkar
Deccal, bireyin karşısına çıkar
Deccal, bir ülkede toplumun karşısına çıkar
Deccal, tüm dünyanın karşısına çıkar
HER İNSAN YAŞAMINDA DECCAL FİTNESİYLE
KARŞI KARŞIYA KALIR
Düşünmeyiz ki, her insan Deccal fitnesiyle karşı karşıya kalır yaşamında
Bekleriz hep kıyamet öncesinde gelecek sağ gözü kör Deccal’ı
“Deccal”ın, kişinin, kendisini “Allah”tan ve “hilâfetten” alakoyan dünyası olduğunu; dünya zevkleri için beyin çalıştırmanın “Deccalın Cennetini seçmek”, ölümötesi yaşama hazırlanmak, “fiysebilillah” yaşamak ve “halifelik” sırrına ermenin de “Deccalin cehennemini göze alıp içine atlamak” olduğunu farketmeyiz bile
Çünkü bu konuları hobi olarak, veya vicdanımızı rahatlatacak kılıflar olarak ele alıp; haftada bir kaç saat bu konuyla ilgilenerek muhteşem bir şekilde kendimizi aldatırız.
DECCALIN SÖZCÜLERİ
İlme yönelen, kişi ve kişilikle uğraşmaz, ilmin gereğini yaşar.
Vehmin hükmü altında olan kişi ise, ilmi bir yere bırakır kişi ve kişilikle uğraşır.
Eğer kişi ve kişilikle uğraşıyorsa bilecek ki, o anda vehme tAbi. Tasavvufi tabirle, şeytana tabi. Yok eğer ilme tabi ise, o zaman bugün bir çok insan var toplumda özellikle bu ülkede, şöyle fikir öne süren:
“Efendim Hazreti Muhammed sekiz tane hanım almış, on tane hanım almış, bu kadar hanıma düşkün bir insanın nasıl Rasul olması söz konusu olabilirmiş?
Rasulullah diyor ki;
“Yarın ölmeyeceksin, diri diri mezara gireceksin!. Ölüm ötesinde seni böyle bir yaşam bekliyor. O yaşama göre kendini hazırla!.”
Öteki ahmak da diyor ki:
“Rasul sekiz tane hanım almış. Ben Onu dinlemem!.”
Dinlemezsen dinleme
Sen Onu dinlemiyorsun diye Rasulullah’ın bir kaybı mı var?
O, sana sadece uyarıda bulunuyor;
“Böyle bir olay, böyle bir hesap seni bekliyor. O yaşama göre kendini hazırla diyor.
Sen tutup da Onun yemesi-içmesi ile, oturması-kalkması ile evlenmesi ile vaktini harcarsan boş konuşmuş olursun. Kaybı da bunun, sana olur.
Rasulullah’ın kaybedeceği bir şey yok!. O, kendi için senden bir şey istemiyor ki anlayışı kıt...
Demek ki, önemli olan, ilimle ilgilenmektir. Kişi ve kişisel yaşamla değil
Kişi ve kişilikle uğraşmaya seni, gerek vehmin veya gerekse çevren yönlendirir.
Böyle konuşanlar “Deccal”ın sözcüleridir!.
Orada senin diyeceğin şey;
“Arkadaş, kişiyi bırak, bana ilmi eleştir!. Kişi benim için önemli değil Ben bugün varım yarın yokum. O kişi de bugün var yarın yok... Kişiden bana ne?.
Sen bana bu ilmi eleştir!. Gücün yetiyorsa!.. Eleştirebiliyorsan eleştir; eleştiremiyorsan o zaman şeytanlık yapıyorsun demektir.
“Ben kaç sene efendi şeyhime gittim. Bize nâfile ibadetlerin bir çoğunun gereksiz olduğunu söyledi.
Ben, yapmam gereken bu ibadetleri yapamadığım için, boşa geçirdim zamanımı demek ki!. Şimdi ne olacak?.”
Ne olacak!. Kayıp kayıptır. Yanlış adresten yanlış bilgi aldın!.
Bunun sonucu da senin kaybındır. Telâfi etme şansın yok!.
Kişinin geçmişi telâfi etme şansı yok. Bunu baştan beri söylüyorum!.
İnsanlar hataya yatkın varlıklar. Bunu biliyoruz. Dünden ibret alıp, ona göre yarını değerlendirmeliyiz.
Dün seni yanıltan kişi, yarın da yanıltacak demektir. O zaman ona karşı panjurunu indireceksin. Başka yolu yok
DECCAL İLMİ
İLE İSA ALEYHİSSELAM İLMİ ARASINDAKİ FARK
“Kudret”, sıfat mertebesidir. Muhammedî ilim ise, ZAt’tan gelir.
Sıfat mertebesinin kemalatından ve kudret sıfatının özelliklerini açığa çıkarabilecek şekilde yaratılan İsa aleyhisselâm zaten bu yüzden “kudret” sıfatıyla zahir olmuştur; bu yüzden de getirdiği ilim anlaşılmamıştır.
İlmin anlaşılır olması için, o kişinin fıtratının ilim sıfatından programlanması gerekir.
Deccal ise, ilimde işin hakikatına ilmen vakıf olmasına rağmen programı itibariyle kudret zuhuruyla gelecektir..
Deccal ilmi ile İsa aleyhisselam İlmi arasındaki fark ise şudur,
İsa (a.s) enfüsi kemalata sahip olarak hakikata vakıf olmuştur; bu yüzden insanları ALLAH`a; semanın krallığına, yani düşünsel boyutun özelliklerine davet etmiştir... Buna karşılık Deccal ise, afâki boyuttan seyirle hakikatına vakıf olmuş, bu yüzden de kendisinde açığa çıkan “kudret sıfatı “ desteğiyle de insanları kendine tapmaya davet etmiştir!
İnsan, hakikatı yalnızca afaktan alırsa; enfüste seyrini tamamlayamaz ise, ona da deccalleşme tehlikesi baş gösterir.
Bilmem açıklayabildik mi?
"Afakta" algılamaktan anlatmak istediğim şu;
Kesret=çokluk boyutunda bütün varlıkların aslında TEK varlık olduğunu farkederek, kendisinde o çokluktaki tek varlığın kudretini farkedip açığa çıkarmak.
"Enfüste" algılamak ise, nefsinin hakikatının Mutlak "TEK"e ait olduğunu farkederek, herkesi kendi hakikatını tanımaya davet etmek.
Selametle |